2075, Eski Londra Sektörü – Veri Bölgesi
Halen'in anahtarı
Seri 1
Hale’in Anahtarı” – Bölüm 1
Rowen Hale, babasından kalan eski cihazı tamir etmeye çalışırken, parmak uçlarındaki titremeyi bastıramıyordu. Cihaz, tam olarak ne işe yaradığı bilinmeyen, paslanmış metal bir küreydi. Üzerinde dijital bir ekran yoktu, kablo girişi yoktu ama içinden gelen zayıf vızıltı, hâlâ çalıştığını söylüyordu.
Babasının ölmeden önce söylediği son cümle hâlâ zihninde dönüyordu:
"Onu çalıştırdığında, sadece dünyayı değil... seni de değiştirecek."
Rowen, zekâsını ve içgüdülerini birleştiren türden biriydi. Kafasında her olasılığı bir satranç tahtası gibi kurar, hamlelerini öyle planlardı. Bu güç babasından kalmaydı.Bu cihaz, yıllardır veri dünyasına hükmeden şirketlerin bile çözemediği türdendi. Ve şimdi, onun ellerindeydi.
Fakat bir sorun vardı. Onun bu cihaz üzerinde çalıştığını öğrenen biri vardı. Ve Rowen’in her hamlesini izliyordu.. Ve o Büyük roz şirketinin sahibi idi
“Hale’in Anahtarı” – Bölüm 2
Rowen, kürenin içinden sızan o mavi ışığı ilk kez o gece fark etti. Önce zayıf bir parıltıydı ama giderek büyüyor, odaya yayılıyordu. Işık, sürekli yanıp sönüyordu sanki bir işaret veriyordu.
O an bir şey oldu.
Çevresindeki her şey... havalanmıştı.
Kitaplar, sandalyeler, eski bir kahve kupası... Hepsi yavaşça yerden yükseldi. Odanın içinde sessizce süzülmeye başladılar. Küre, göz kamaştırıcı bir şekilde titreşiyordu; mavi ışık şimdi çok daha yoğun, neredeyse canlıydı.
Rowen’ın gözleri açıldı. "Bu... yerçekimi değil," dedi kendi kendine fısıltıyla. “Alan bükülüyor…”
Elini uzattı.Cihaz sanki yıllardır bunu bekliyor gibiydi. Cihazın yüzeyi şimdi neredeyse saydamdı. İçinde bir şey hareket ediyor gibiydi. Parmak uçları yüzeye değdiği anda...
Fışk!
Işık patladı. Eşyalar bir anda daha da yükseldi, odanın tavanında dönmeye başladı. Rowen’ın göz bebekleri maviyle kaplandı. Bir güç dalgası vücudundan dışarı yayıldı. Cihaz sanki onu tanımıştı.Sonra her şey karardı. Rowen bayılırken eşyalar birer birer yere çarptı. Sessizlik çöktü.Dışarıda, sokağın köşesinde siyah bir araçtan inen ajanlar, binaya doğru hızla ilerliyordu. Cihazın sinyali kaybolmuştu. Ama içeride bir şey değişmişti. Ve artık çok geçti.
Cihazın içinde bulunan aşırı güç ve radyasyon ruhunun içine girmişti. Artık Kimse Rowen’e engel olamayacaktı fakat Rowen bu gücü kullanmayı bilmediği için zor olacaktı.
“Hale’in Anahtarı” – Bölüm 3
Rowen gözlerini açtığında kalbinde bir yanma vardı. Sanki nefes almıyor da bir enerjiyle doluyordu. Oda darmadağındı—kitaplar, cam parçaları, kırılmış masa… Her şey yerdeydi. Kırılmış cam parçası onun koluna batmıştı. Ama küre hâlâ oradaydı. Artık ışık saçmıyor, sessizce yatıyordu.
O sırada bir ses duydu. Tok… Tok… Tok…
Aşağıdan gelen ayak sesleri. Ağır, kararlı, sayıca fazlaydı. Merdivenlerden çıkıyorlardı.
Rowen ayağa kalktı ama dizleri titriyordu. Fakat bir şey değişmişti. Derisinin altında bir enerji kıvılcımlanıyor, ellerinde görünmez bir baskı hissediyordu. Kalbi atmıyor gibiydi—sanki yerine başka bir şey vardı. Küre.
Kapının kilidi “çıt” diye attı. Rowen içgüdüsel olarak elini uzattı. Ne olduğunu bilmeden. Hemen yanında duran devrilmiş kitaplık, aniden yerden yükseldi ve kapıya doğru fırladı!
ÇAAAT!
Kapı açılmadan, kitaplık dışarıdaki ajanlara çarptı. Birkaç adım geriye savruldular.
“Kontrolsüz enerji tespit edildi!” dedi içlerinden biri, gözlüklerindeki veriyi tararken. “Hedef uyandı… ama stabil değil!”
Rowen nefes nefese kaldı. "Ne yapıyorum ben?" dedi kendi kendine. Elleri titriyordu. İçindeki güç rastgele patlıyordu. Sağ eliyle havadaki bir cam parçasını tutmak isterken istemeden duvara sapladı. Sol eliyle yerdeki ajandan birinin zırhını kıvırarak yukarı çekti ama kendisi de dengesini kaybetti.
“Hayır… Hayır, bu benim kontrolümde değil…”
Ajanlar tekrar yaklaşmaya çalıştığında, Rowen içgüdüsel olarak ellerini yere bastı. Aniden tüm oda hafifçe titreşti, ve onları kısa bir süreliğine dengesiz bırakan bir şok dalgası yayıldı. O anı fırsat bilip, yan koridordan koşarak kaçtı. Gücü vardı, evet—ama henüz onun bir parçası değildi.
Merdivenlerden aşağı koşarken arkasında bir tek şey bile bırakmadan kaçtı.
Ama küre, hâlâ aktiftir. Ve onu tekrar isteyeceklerdir.
“Hale’in Anahtarı” – Bölüm 4
Rowen’ın gözleri kapalıydı ama beyninin içi susmuyordu. O anları tekrar tekrar yaşıyordu: mavi ışık, havalanan eşyalar, bilinçsizce kontrol ettiği güç... ve ruhunun gözleri olmadan görebilmesi.
Ama vücudu artık ona yetmiyordu. Güç, zihnini zorlamıştı. Ayakta duracak takati kalmamıştı. Birkaç adım atmaya çalıştı ama dizleri tekrar çözüldü. Yığıldığı yerde gözleri karardı. Her şey sessizliğe gömüldü.
Ertesi Sabah
Güneş, şehrin dev holografik panellerinden yansıyarak pencereden içeri süzülüyordu. Rowen gözlerini açtığında yüzüne vuran sıcaklıkla karışık bir baş ağrısı hissetti. Ama zihni, garip bir şekilde açıktı. Gece yaşadıklarını parça parça hatırlıyor, sanki rüyasında defalarca tekrar etmiş gibi net bir şekilde görebiliyordu.
İlk yaptığı şey, küreyi yerinden alıp çalışma masasına koymak oldu. Ellerini titreyen şekilde cihazın çevresinde gezdirdi. Ama bu sefer sadece bakmadı. Gözlerini kapadı ve hissetmeye çalıştı.
Küre tepki verdi. İçinde bir sistem vardı, ama dijital değildi. Bambaşka bir şeydi. Babasının notlarını hatırladı—karmaşık semboller, enerji katmanları, “öz-frekans rezonansı” gibi anlaşılmaz kavramlar.
Bilgisayarına geçti. Elindeki tüm kaynakları taramaya başladı. Babasının şifreli günlüklerine yeniden göz attı. Notların arasında bir kelime dikkatini çekti:
“Bilinç içi haritalama.”
Gözleri kısıldı. "Bu cihaz... benimle çalışıyor," dedi. "Beni tanıyor. Ama onu tam anlamak için bu gücün ne yaşa yaradığını anlamam gerekiyor."
Cihaz sadece enerji yaymıyor, bir köprü kuruyordu. Dış dünya ile içsel bilinç arasında. Ve o köprünün diğer ucunda ne olduğunu artık keşfetmeye kararlıydı.
---
Hale’in Anahtarı” – Bölüm 5
Rowen o gün eve döndüğünde yorgundu ama içinde garip bir huzur vardı. Küçük çocuğu kurtarmıştı. Gücünü ilk defa doğru kullandığını hissetmişti. Ama bu sadece başlangıçtı, biliyordu.
Kapıyı açıp içeri girdi. Her yer hâlâ dağınıktı ama masadaki küre... sanki onu bekliyordu.
Tam yaklaşmak üzereyken yerde bir şey dikkatini çekti. Kürenin hemen altında, küçük metalik bir parça vardı. Sanki cihazdan kopmuş gibiydi ama parlak ve özel görünüyordu. Elini uzatıp aldı. Yuvarlak bir bileklikti, tam bileğine uyuyordu.
“Bu da ne?” diye mırıldandı. Bilekliğe dokunduğu anda cihaz klik diye bir sesle açıldı ve bileğine sıkıca sarıldı.
Birden içinden bir sıcaklık yayıldı. Ama bu sıcaklık rahatsız ediciydi. Yanıyordu.
“Ahh!” diye bağırdı. Bileğini tutmaya çalıştı ama bileklik daha da sıkılaştı. Rowen acıyla yere çöktü. Ama tam o anda, odanın içindeki hava bir kez daha değişti.
İnce bir mavi ışıkla beraber Rowen’ın ruhu bir kez daha belirdi. Bu sefer daha netti. Gözleri yoktu ama yüz ifadesi vardı. Sanki... üzülüyordu.
Ruhu sessizce bilekliğe doğru elini uzattı. Parmakları Rowen’ın bileğine dokunduğu anda, acı birden durdu. Sanki ateş bir anda suya batmış gibi yok olmuştu.
Ruhu hafifçe başını eğdi. O dokunuşla bile Rowen, aralarındaki bağın ne kadar güçlü olduğunu anladı.
Tam o anda, bileklikten minik bir tıslama sesi geldi. Ortasında yuvarlak bir kapak açıldı ve içinden küçük bir top çıktı. Gümüş renkliydi, parmak kadar küçüktü. Yere yuvarlandı, sonra birden havalandı. Havada asılı kalıp titreyerek açıldı.
Bir robot!
Göz gibi parlayan küçük bir ışığı vardı ve konuşuyordu:
“Aktivasyon tamamlandı. Tanımlama: Rowen Hale. Ruh teması tespit edildi. Kod adı: Proje Sentinel.”
Rowen şaşkınlıkla baktı. Küçük robot, sesini değiştirdi. Bu sefer daha yavaş ve anlamlı konuştu.
“Sen bu gücü sıradan şeyler için kullanmayacaksın Rowen. Bu bir silah değil. Bu, senin içinde saklı olan enerjinin anahtarı. Ruhunla bir olduktan sonra… gerçek görev başlayacak.”
Rowen bir adım geri çekildi. “Gerçek görev mi? Hangi görev?”
Robot kısa bir sessizlikten sonra yanıt verdi:
“Dünyayı sadece makineler değil, ruhlar da korur. Ve sen, bu iki dünyanın ortasındasın.”
Bölüm 6 – Gücün Uyanışı ve Gölgedeki Takipçi
Robot bir anda döndü ve konuştu:
“Rowen, beni takip et. Göreve başlıyoruz.”
Rowen göz kırpmadan baktı. Küçücük bir robottu ama sesi ve hareketleri çok kararlıydı. Eşyalarını toparladı, bilekliğini sıkıca koluna geçirdi ve robotun arkasından yürümeye başladı.
Robot onu şehrin dışında, terkedilmiş bir binaya götürdü. Burası eski bir fabrika gibiydi ama içeride çok garip bir enerji vardı.
“Burası Proje Sentinel’in ilk eğitim alanı. Şimdi sana gücünü nasıl kullanacağını göstereceğim,” dedi robot.
Rowen etrafına baktı. İçeride bazı duvarlar, engeller, yükseltiler vardı.
Robot devam etti:
“Bu bileklik senin bedenindeki özel enerjiyle çalışıyor. Bu enerji ruhunla bağlantılı. Yani senin gücün duygularınla büyür. İşte şimdi sana neler yapabileceğini göstereceğim.”
Ekranından görüntüler çıkardı, küçük küçük yazılar ve şekiller belirdi.
“Sen artık:
Çok yükseğe zıplayabilirsin.
Hızlıca koşabilirsin, neredeyse rüzgar gibi.
Havada birkaç saniye kalabilir, kısa süreli uçabilirsin.
Bazı nesneleri uzaktan çekebilir ya da itebilirsin.”
Rowen şaşırmıştı. “Gerçekten bunları ben mi yapacağım?”
Robot başını salladı. “Evet. Ama sadece dikkatli kullan. Bu güç sana zarar verebilir, eğer duygularına yenilirsen.”
Rowen gözlerini kapattı, bilekliğini tuttu ve odaklandı. İçinden bir güç yükseliyordu. Sonra bir anda zıpladı ve duvarın üstüne çıktı! Ardından hızla bir duvar boyunca koştu, sonra havaya sıçradı! Gerçekten yapabiliyordu!
İlk defa bu kadar özgür hissetmişti.
---
Eğitimden sonra Rowen eve döndü. Masasına oturdu ve babasının eski notlarını açtı. Sayfalarca çizim, işaret ve not vardı. Bazı kelimeler dikkatini çekti:
> “Ruhla bağlantılı teknoloji. Saf enerjiyle çalışan sistem. Bu güç, koruma içindir, yok etmek için değil…”
Rowen defteri kapattı. Artık ne yapması gerektiğini anlamaya başlamıştı.
Tam o sırada, robot camın önünde durdu. Dışarıyı inceliyordu.
“Etrafta bir hareketlilik var,” dedi sessizce. “Biri seni izliyor olabilir.”
Rowen perdeyi hafifçe araladı. Karşı binanın çatısında karanlık bir silüet vardı. Kıpırdamıyordu. Sanki sadece izliyordu.
"Yine onlar mı?" dedi Rowen.
Robot başını salladı: “Ajanlardan biri. Uzun süredir seni takip ediyor olabilir. Ama henüz saldırmadı. Plan yapıyor olabilir.”
Rowen derin bir nefes aldı.
“Tamam,” dedi sessizce. “O zaman ben de hazır olmalıyım.”
Bölüm 7 – Takip ve Gerçeklerin Kapısı
Rowen artık gücünü iyice öğrenmişti. Zıplıyor, koşuyor, havada durabiliyordu. Küçük robotu ona eğitimlerde yardım etmiş, her hareketini geliştirmişti. Artık gücü ona ait gibiydi.
Ama hâlâ aklında büyük bir soru vardı:
“Babam bu cihazı neden yaptı? Gerçek amacı neydi?”
Tam o gece, karanlık sokakta bir hareket oldu. Ajanlar gelmişti! Rowen hemen harekete geçti. Gücünü kullanarak havaya sıçradı, ışık hızında bir yere atladı ve ajanlarla savaşa başladı. Birkaç ajan etkisiz hâle geldi ama biri kaçtı!
“Kaçan ajanı takip etmeliyim!” dedi.
Rowen, küçük robotuyla birlikte onun peşine düştü. Sessizce, dikkatle… Ta ki ajanın girdiği yere kadar: Büyük bir fabrikanın arkasında gizli bir kapı.
Kapının üstünde hiç yazı yoktu ama çok gelişmiş görünüyordu. Rowen gizlice içeri sızdı. Sessizce yürüdü, duvarların arkasına saklandı. Gözleriyle her köşeyi taradı.
Derken... bir kapsül odasına geldi. İçeri bakınca şok oldu.
“Bu... bu imkânsız!” diye fısıldadı.
Cam kapsüllerin içinde insanlar vardı. Uyuyorlardı. Ama bu insanlar sıradan değildi. Rowen, en öndekini hemen tanıdı.
“Babam!”
Evet, babası yaşıyordu! Üstelik yalnız da değildi. Diğer kapsüllerde, babasının arkadaşları ve daha önce bu cihazı kullanan eski kişiler de vardı!
Rowen onları öldü sandığı için çok şaşırdı. Meğer hepsi burada yaşıyormuş, uykudaymış..
Bölüm 8– Gizli Kodlar ve Yeni Tehdit
Rowen, kapsüllerin yanındaki bir masada parşömenler, kağıtlar ve eski çizimler buldu. Bazıları bilinmeyen bir dildendi.
“Bunları anlamam imkânsız…” dedi.
Robotu hemen yanına geldi. “Ben bu dili tarayabilirim,” dedi. Kağıtları ışığıyla inceledi.
Sayfalarda garip sorular vardı. Bilmece gibi:
> “Zamanı taşıyan güç nedir?”
“Ruh, hangi anahtarla birleşir?”
Rowen düşünmeye başladı. Saatler geçti ama sonunda bir tanesinin cevabını buldu.
“Cevap... Enerji.” dedi.
Robot ışıkla parladı. Birden etrafında mavi ışık halkaları döndü. Ama... ruhu bu ışığa dayanamadı! Gözlerini kapattı, ışığı bastırdı. Robot sustu. Sessizlik çöktü.
Rowen dikkatlice etrafı taradı. Evinin altındaki gizli bölmeye indi. Orada daha önce hiç görmediği cihazlar vardı. Büyük ekranlar, parçalar, kristaller...
“Bunlar… yeni güçler olabilir,” dedi.
Robot tekrar konuştu:
“Bu gücü artık koruma için kullanmalısın. Ama dikkatli ol. Şirket seni izliyor. Seni durdurmak isteyecekler.”
O sırada ekranlardan biri parladı. Şirketin logosu göründü.
“Rowen Hale. Uyarıldınız. Bu güç bizimdir. Teslim olun.”
Ama Rowen kararlıydı. Yumruğunu sıktı.
“Hayır. Bu güç, insanları korumak için.”
Ekran karardı.
Böylece ilk hikâye serisinin sonu geldi… Ama bu sadece bir başlangıçtı.
Ruhun bundan sonra gücünü sadece iyiye kullandı. Sürekli babası aklına gelse bile dayandı ve bu gücünü sürekli iyiye kullandı. Onu yeni görevler bekliyordu.
Yorumlar
Yorum Gönder