SESSİZ KODLAR

1.Bölüm: kayıp harfler 

Aras, her sabah olduğu gibi güneşin pencere perdesine çarpan sesiyle uyanmıştı. Sessizlik, odasının en sadık misafiriydi. Kalın perdeler ışığı zar zor içeri alıyor, odadaki her şeyi gri bir sesin içindeymiş gibi görünüyordu. Kitaplarının arasında kaybolmuş bir defter, masasının köşesinde duruyordu. Üzerinde yalnızca 3 kelime yazıyordu. 

''Kodlar Sessizdir
10 yaşındaki Aras için bu cümle bir sırdı.
Ne öğretmenleri bir anlam veriyordu buna, ne de annesi ile babası. Ama Aras biliyordu... Bu cümle, ona ait değildi. Bu defteri, Bir gün okuldan  dönerken evinin posta kutusunda bulmuştu. Ne bir isim vardı ne de bir gönderici. Sanki sadece onun için bırakılmıştı.

Aras, kelimelerin altına küçük harflerle yazılmış başka bir şey fark etti o sabah: 
"Sırrı çözersen,herkes susar."

İlk başta korkmuştu. Ama korkunun içindeki o tuhaf merak daha ağır bastı. Defterin sayfaları boştu ama bir yerden başlamak gerektiğini hissediyordu. Başladı. Yazmaya değil, düşünmeye. Kodlar sessizdi ama düşünceler bazen Çığlık atardı, öyle değil mi? 

Aynı gün okulda, en yakın arkadaşı Meltem'e bu defteri gösterdi. Meltem meraklıydı, biraz da hayalperest. Kodlar, gizemler, kayıp harfler... Hepsi ona büyülü geliyordu. İkisi birlikte kodları çözmeye karar verdiler. Ama farkında olmadan yalnızca kelimelerin değil, hayatlarının da değişeceği bir kapı araladılar.

"İlk kod:Aile, aynaların içindeki yansımadır.Ama her yansıma gerçek değildir.

O gece Aras rüyasında bir ayna gördü. Aynada annesiyle babası vardı ama... Yüzleri bulanıktı. Sabah uyandığında evi çok sessizdi. Çok sessiz. 

Mutfağa gitti, salonu aradı. Seslendi. Kimse yoktu. 

Ve anladı. Kodları çözmeye başlamıştı.
Ve ailesi kaybolmaya başlamıştı. 

2. Bölüm: kırık harita

Ev sessizdi. Sanki zaman durmuştu. Arasın attığı her adım, evin içinde yankı yapıyordu. Annesinin sabah yaptığı çayın kokusu yoktu. Babasının koltuğunda bıraktığı da ortadan kaybolmuştu. Sanki hiç var olmamışlardı. Sanki... Bu ev, bir sahte gerçekliğe dönüşmüştü. 

Hemen masanın üzerindeki defter hâlâ oradaydı. Yeni bir satır belirmişti: 

"Kayıplar, unutulan kodların içinde saklanır. Kodlar ise inananlara fısıldar."

Aras hemen Meltem'e haber verdi. Okul çıkışında terk edilmiş eski kütüphanenin arka bahçesinde buluştular. Aras defteri gösterdi. Meltem satırlara uzun uzun baktı. 

"Fısıldayan kodlar mı? Dedi alçak bir sesle."Bu artık bir oyun değil, Aras. Ailen yok. Bu... Bu gerçek. "

Aras gözlerini yere indirdi.Sesi titriyordu ama kararlıydı. 
"Onları geri getireceğim.Ne olursa olsun."

Meltem derin bir nefes aldı ve başını salladı.
"Tamam. O zaman birlikte çözeceğiz."

Defterin sayfalarından biri yavaşça kıvrıldı ve altından bir şey çıktı: bir harita. Ama tamamı Yırtık, eski ve neredeyse silinmiş bir haritaydı bu. Üzerinde eski yazılar vardı. Ve tanıdık bir sembol: aynalı bir kapı. 


Haritanın altına yazılmış tek bir kelime vardı: 
"İlk geçit:kodların konuştuğu yer."

Meltem haritaya dikkatlice baktı." Bu... Şehir kütüphanesi olabilir mi? Eski kütüphanenin bodrum katında aynalı bir oda var. Kimse girmiyor, çünkü kilitli diyorlar."

Aras başını kaldırdı."Kodların konuştuğu yer... belki de sessizliğin içinde kodlar yankılanıyor. Aynalarda birer dil olabilir."

Aynı gece sessizce kütüphaneye gittiler. Bodrum katındaki kapı gerçekten de ayna ile kaplıydı. Ve kapının üzerinde şu yazıyordu: 

"İkinci kodu istiyorsan,adını fısılda.
Ama yüksek sesle değil.Çünkü ses sırrı bozar."

Aras aynaya yaklaştı.Ellerini cama koydu ve usulca adını fısıldadı:
"Aras."

Ayna bir anda titredi.Camın içinden mavi bir ışık sızdı. Kapı aralandı.Meltem'in eli Aras'ın eline uzandı.

Hazır mısın?
Aras başını salladı.
"Hazırsam bile, geri dönemeye biliriz."

Ve içeri adım attılar...

3. Bölüm: kodların dünyası

Kapıdan geçtiklerinde ne Meltem ne de Aras  bir yerin havasını soluduklarını hissetti.Sanki gerçeklik duraklamış,
dünya bir an için nefesini tutmuştu.

Gözlerini açtıklarında karşılarında uzayıp giden sonsuz bir kütüphane vardı. Raflar göğe kadar yükseliyor, kitaplar havada yavaşça süt kitaplar havada yavaşça süzülüyordu.Sessizlik buraya da 
hakimdi- ama bu sessizlik boğucu değil, dikkat çekici bir sessizlikti.Her şey,en küçük fısıltıyı bile dinlemek istiyor gibiydi.

Birdenbire, önlerinde bir ışık beliriverdi. Işıktan yapılmış gibi duran bir figür - ne insan ne de hayvan gibiydi. Gözleri yoktu ama onları gördüğünü hissediyorlardı.

"İkinci kodu mu arıyorsunuz ? dedi yankılanan bir ses. "Önce ilk kodu almanız gerekir."

Aras şaşkınlıkla geri adım attı. İlk kod...
Aile, aynaların içindeki yansımadır... Ama her yansıma gerçek değildir."

Işık figürü parladı. "Peki ya sahte olanı nasıl ayırt edeceksin? Kodlar bunu bilir. Ama sana öğretmez. Sen bulmalısın."

Meltem ileriye bir adım attı. "Peki nasıl bulacağız? Bize yardım eder misin?"

"Ben sadece yansıma rehberiyim," dedi ışık.
"Sizi Kodların Bahçesi'ne götürebilirim. Ama orada sadece kalbiniz konuşur."

Bir anda yerin altı açıldı. İki çocuk düşmedi; kaydılar-rüzgar gibi bir sırrın içine...

4. Bölüm: kodların bahçesi

İki çocuk kayarak yere indiğinde toprak değil, parlayan camdan bir zemin ayaklarının Üzerinde yürüdükçe harfler beliriyor, sonra soluyordu. Her adımda kelimeler doğuyor, sonra tekrar sessizliğe karışıyordu.

Kodların Bahçesi burasıydı. Sessizliğin yaşadığı, sembollerin kök saldığı bir yerdi.Rüzgar bile harf harf esiyor, ses yerine anlam taşıyordu.

Bahçenin ortasında kıvrılmış bir dal gibi duran bir yaratık vardı. Tüm vücudu eski alfabelerden yapılmış gibiydi. Başını kaldırdı ve ağzını kıpırdatmadan konuştu;

"İkinci kod: Sessizlik, anlamın gizlendiği İlk dildir."

Aras anlamaya başlamıştı. Kodlar, sadece yazılar ya da semboller değil; hissedilen ama söylenmeyen şeylerdi. İnsanların bakışında, annesinin elini omzuna koyarken bıraktığı sıcaklıkta, babasının sessizce gülümsediği anlarda gizliydi.

Meltem etrafa bakarken bir taşın üzerinde bir cümle gördü:

"Konuşmayanlar, en çok şeyi bilenlerdir."

Ve o anda Aras durdu. Elini kalbine götürdü.

"Meltem... Ya bu kodlar aslında bizim içimizdeyse? Ya bu defter sadece uyanmamızı sağlıyorsa?"

Meltem gözlerini büyüttü. "Yani... kodlar, hep vardı. Biz onları sadece duymuyorduk." 

Bahçenin ortasında, toprağın içinden yavaşça bir aynalı kapı daha yükseldi. Kapının üzerinde ne sembol ne yazı vardı. Sadece saf bir yansıma. 

Aras aynaya yaklaştı ve derin bir nefes aldı.

"Ben sessiz kodları anlıyorum,"dedi. "Onlar konuşmuyordu... çünkü ben  dinlemeyi bilmiyordum."

O an, dünya durdu. Ayna çatladı. İçinden bir ses yükseldi.
İlk kez, kodlar konuştu.

5. Bölüm: sessizlik konuştuğunda

Aynalı kapı parçalanmadı. Dönüştü. Aras'ın "anlıyorum" demesiyle birlikte camın yüzeyi şeffaf bir ışığa büründü. Işık, bir nehir gibi dalga dalga yayıldı ve Kodların Bahçesi'ni sardı.

Sessizlik artık bir sessizlik değildi. O bir dildi. Ve o dil konuşuyordu.

Meltem'in gözlerinden yaşlar süzüldü. "Duyuyorum... Aras ben de duyuyorum... Sanki kalbim fısıldıyor."

Bahçedeki semboller havalanmaya başladı. Ağaçların yaprakları kelimeleredönüştü. Rüzgâr, cümleleri taşıyordu. Tüm evren - sadece anlamla değil, duyguyla konuşuyordu.

Birden o ışığın içinden siluetler belirdi. Önce tanımsız, sonra netleşen çizgiler...

Annesi. Babası.

Hiçbir şey demediler. Gülümsediler.
Ve Aras anladı:

Onlar hep oradaydı. Yalnızca onun anlamasını beklemişlerdi.




Yorumlar