BULUTLARIN ÜZERİNDEKİ NEŞE ADASI GÖKKUŞAĞI TOHUMU MACERASI
Gökyüzünün en yumuşak pamuk şeker tonlarında, neşenin hüküm sürdüğü Neşe Adası bulunuyordu. Bu ada, yalnızca hayallerden yapılmıştı; her köşesi pamuk şeker kadar yumuşak, yıldız tozu kadar ışıltılıydı
Adanın güneydoğu köşesinde, bir bulut koltukta Luna, tam bir huzur içinde oturuyordu. Gözleri, çevresindeki neşeli kalabalığı izliyordu. Kimi sevimli can, bulutların üstünde keyifle zıplayarak renkli makaronları yakalamaya çalışıyor, kimi ise küçük bir kitapta yeni bir bilginin peşine düşüyordu. Adanın melodisi, yavaş ve tatlıydı.
Ancak bu huzur, aniden bir fısıltıya bölündü. Gökyüzünde süzülen çaydanlıktan gelen pırıltılı yıldız tozları, bir anda donarak küle döndü. Ardından, adayı saran ve güç veren Gökkuşağı Köprüleri, korkunç bir hızla matlaşmaya başladı. Kırmızı kayboldu, mor silindi, sarı griye döndü. Neşe Adası'nın kalbi, yavaşça kararıyordu.
Luna, anında yerinden sıçradı. Macerayı seven ruhu, tehlikeyi hissetmişti. Çevresindeki tüm sevimli sakinler şaşkınlık ve korku içindeydi. Narval panikle burnunu boynuzunu sallayarak, adanın merkezindeki kadim sırlarının saklandığı yere doğru işaret etti.
Luna, hızla oraya doğru koştu. Kalbinde, adanın neşesini geri getirme kararlılığı vardı. Sırların saklandığı yerin içinde duran kadim "Pırıltı Kutusu"nun kapağı aralıklıydı ve kutunun dibindeki son canlı renk huzmesi, tıpkı hızla kaçan bir kelebek gibi, gökyüzüne doğru süzülüyordu. Bu, adanın yaşam kaynağı olan Gökkuşağı Tohumu'ydu!
"Onu yakalamalıyız!" diye bağırdı Luna.
Yanında anında küçük bir macera ekibi toplandı: Bilgiye aç küçük kitap kurdu kedi, çevik ve neşeli dansçı ejderha ve gökyüzü yollarında narval. Tohumun peşine düşerek, solmaya başlayan ilk Gökkuşağı Köprüsü'ne doğru koştular. Köprünün altındaki boşluk, artık sonsuz bir mavi boşluktu.
Luna önde, rüzgar saçlarını savururken, kararlılıkla köprüden geçti. Kedi, paniklemiş olmasına rağmen, elindeki kadim haritayı okuyarak Tohum'un izini sürüyordu. Narval ise boynuzunu bir pusula gibi kullanarak, sönmekte olan renk izlerinin peşine düştü. Ejderha, küçük pençeleriyle bulutlara tutunarak ekibin moralini yüksek tutmaya çalışıyordu.
Macera, onların Neşe Adası'nın bilinmeyen derinliklerine puslu ve ıssız gri bulut Kanyonlarına götürdü. Kanyonlar adanın solan neşesinin yarattığı hayalimsi sislerle doluydu. Luna, adımlarını sağlam basarak ilerledi; biliyordu ki Tohumu geri getirmeden Neşe Adası tekrar eskisi gibi parlayamazdı.
Karanlık sisin içinde, Tohum'un son soluk parıltısını gördüler. Tohum, bir anlık yorgunlukla, eski bir fırtına bulutunun tepesine konmuştu. Luna, son gücüyle kendini yukarı fırlattı, parıltıya uzandı ve Tohum'u yakalamayı başadı.
Tohum, Luna'nın avucunda tekrar canlandı ve gökkuşağının tüm renkleri etrafa saçmaya başladı. Luna, onu hızla Parıltı Kutusu'na geri getirdiğinde, adanın renkleri bir anda döndü. Gökkuşağı Köprüler'i, eskisinde daha canlı, çaydanlıklar yeniden pırıltılı yıldız tozları dökmeye başladı. Neşe Adası kurtulmuştu!
Luna, bulut koltuğuna geri döndü ve rahatlayarak oturdu. Çevresindeki herkes dans ediyor, hayatlarına kaldıkları yerlerden devam ediyordu. Bu macera, Neşe Adası'nın neşesinin, aslında en çok Luna'nın cesaretinde saklı olduğunu kanıtlamıştı.
"En büyük mucizeler, kalbi cesaretle dolu bir dost ve el ele veren küçük bir ekibin eseri olur."
Çok güzel olmuş 👍
YanıtlaSil